
Küçük Hücreli ve Küçük Hücre Dışı Akciğer Kanseri
Türkiye’de ve dünyada sigara ve diğer tütün ürünlerinin yaygın kullanımından dolayı en sık görülen kanser akciğer kanseridir. Akciğer kanserlerinin %85’ini küçük hücre dışı akciğer kanserleri oluşturur. Üç tipi vardır: Adenokarsinom, skuamöz hücreli karsinom ve büyük hücreli karsinom. Küçük hücreli akciğer kanseri ise ayrı bir tip olup halk arasında hızlı yayılan akciğer kanseri olarak bilinir. Ancak, aslında tüm akciğer kanser tipleri hızlı yayılabilir. Önemli olan hangi evrede olduğudur. Teşhis ya da tanı konduktan sonra evreyi belirlemek radyoterapi, kemoterapi, immunoterapi gibi tedavi seçeneklerini belirlemek için çok önemlidir.
Akciğer Kanseri Belirtileri
Akciğer kanserinin belirtileri arasında öksürük, göğüs ağrısı, nefes darlığı, kanlı balgam, hırıltılı solunum, iştahsızlık, yorgunluk, bronşit ve zatüree (pnömoni) gibi sık akciğer enfeksiyonları geçirmek ve ses kısıklığı sayılabilir. Eğer tümörde metastaz ya da sıçrama olmuşsa kemik ağrısı, başağrısı, felç ya da şuur bulanıklığı gibi şikayetler olabilir. Tanı koymak için akciğer filmi ya da grafisi, diğer bilinen adıyla akciğer röntgeni ilk yapılan işlemdir. Röntgende nodül, atelektazi, hiler genişleme ya da plevral efüzyon ya da sıvı görülebilir. Bundan sonraki tanı yöntemleri tomografi, bronkoskopi, balgam sitolojisi, mediastinoskopi, torasentez, torakoskopi ya da torakotomi ve transtorasik iğne biyopsisidir. Tüm bu işlemlerin amacı akciğer kanserini patolojik olarak tespit etmek ve tipini tayin etmektir. Tanı konduktan sonra sırada evreleme vardır. PET/CT en sık başvurulan yöntemdir. PET/CT patolojik tanı belli olmadan da yapılabilir. Böylece akciğerde tespit edilmiş kitlenin eğer kötü huylu bir tümör ise uzak organlara sıçrayıp sıçramadığı baştan belli olmuş olur.
Akciğer Kanseri Tedavisi
Eğer uzak organlara ya da lenf bezlerine metastaz yapmışsa tedavi değişecek belki ameliyattan vazgeçilecektir. Tedavi hücre tipi ve evreye göre yapılır. Birinci (I) ve ikinci (II) evre küçük hücre dışı akciğer kanserinde standart tedavi cerrahidir. Lobektomi, wedge rezeksiyon ya da pnömonektomi akciğer operasyonlarına verilen isimlerdir. Üçüncü evrede tedavi tartışmalıdır. Bazen önce kemoterapi yapılıp ardından ışın ya da radyoterapi ile birlikte kemoterapi yapılır. Bazen da kemoterapi sonrası cerrahi yapılıp ardından radyoterapi yapılabilir. Direk olarak başlangıçta eşzamanlı kemoradyoterapi ise evre III küçük hücre dışı akciğer kanserinde en sık uygulanan tedavi yöntemidir. Küçük hücreli akciğer kanserinde ise tedavi sınırlı ve ileri evre olmak üzere iki grupta incelenir. Sınırlı evrede tedavi aynı anda uygulanan ışın ve kemoterapidir. İleri evrede ise sadece kemoterapi, antianjiyojenik ilaçlar (Altuzan ya da Cyramza) ya da akıllı ilaçlar uygulanır. Dördüncü evre (IV) hatta üçüncü (III) evre akciğer kanserinde tedavi seçenekleri son yıllarda artarak devam etmektedir. En önemli gelişme akciğer kanserinin patolojik tipine göre yapılan farklı tedavilerdir. Örneğin pembrolizumab, nivolumab, atezolizumab ve durvalumab gibi bağışıklık sistemini geliştiren ilaçlar akciğer kanserinin tedavisinde yeni bir çığır açmıştır. Bu ilaçlar çoğunlukla küçük hücre dışı akciğer kanserinde kullanılırken, küçük hücreli akciğer kanserinde de standart kemoterapiye rağmen ya da sonrasında ilerlemişse pembrolizumab (Keytruda) isimli ilaç kullanıma girmiştir. Bunun dışında akciğer kanserinin genetik profiline göre verilen ilaçlar diğer seçenekler arasındadır. Bu ilaçlardan bazıları birçoğu ülkemizde de bulunan Tarceva, Iressa, Giotrif, Tagrisso ,Tafinlar, Xalkori, Alecensa, Alunbrig ve Zykadia’dır.